وَلَا تَزِرُ وَازِرَةٌ وِزْرَ أُخْرَى وَإِن تَدْعُ مُثْقَلَةٌ إِلَى حِمْلِهَا لَا يُحْمَلْ مِنْهُ شَيْءٌ وَلَوْ كَانَ ذَا قُرْبَى إِنَّمَا تُنذِرُ الَّذِينَ يَخْشَوْنَ رَبَّهُم بِالغَيْبِ وَأَقَامُوا الصَّلَاةَ وَمَن تَزَكَّى فَإِنَّمَا يَتَزَكَّى لِنَفْسِهِ وَإِلَى اللَّهِ الْمَصِيرُ
ve lâ tezirû
ve günahını yüklenemez
vâziretun
yük taşıyan, günahkâr
vizre
ağırlık, yük, günah
uhrâ
başka, diğeri
ve in ted'u
ve eğer çağırırsa
muskaletun
günahları yüklü olan
ilâ himli-hâ
onu taşımaya
lâ yuhmel
yükletilmez
min-hu
ondan
şey'un
bir şey
ve lev kâne
ve olsa bile
zâ kurbâ
onun akrabası, yakını
innemâ
ancak, sadece
tunziru
sen uyarırsın
ellezîne
onlar
yahşevne
huşû duyarlar
rabbe-hum
onların Rabbi, Rab'leri
bi el gaybi
gayba, gaybte
ve ekâmû es salâte
ve namazı ikame ettiler
ve men
ve kim
tezekkâ
tezkiye oldu
fe
o taktirde
innemâ
ancak, sadece
yetezekkâ
tezkiye olur
li nefsi-hi
kendi nefsi için
ve ilâllâhi (ilâ allâhi)
ve Allah'adır
el masîru
dönüş