وَلَوْ أَنَّهُمْ أَقَامُواْ التَّوْرَاةَ وَالإِنجِيلَ وَمَا أُنزِلَ إِلَيهِم مِّن رَّبِّهِمْ لأكَلُواْ مِن فَوْقِهِمْ وَمِن تَحْتِ أَرْجُلِهِم مِّنْهُمْ أُمَّةٌ مُّقْتَصِدَةٌ وَكَثِيرٌ مِّنْهُمْ سَاء مَا يَعْمَلُونَ
ve lev enne-hum
ve eğer onlar ...olsaydı
ekâmû
ikâme ettiler, gereği gibi uyguladılar
et tevrâte
Tevrat
ve el incîle
ve İncil
ve mâ unzile ileyhim
ve onlara indirilen şey
min rabbi-him
Rabb'lerinden
fî şekkin
mutlaka yerlerdi
min fevkı-him
üstlerinden
ve min tahti
ve altından
erculi-him
ayakları
min-hum
onlardan
ummetun
ümmet
muktesıdetun
muktesid, mutedil, orta, evliyalık mertebesine ulaşmış henüz daimi zikre ulaşmamış olanlar
ve kesîrun min-hum
ve onlardan birçoğu
sâe
kötü
mâ ya'melûne
yaptıkları şey