وَلاَ تَقْتُلُواْ النَّفْسَ الَّتِي حَرَّمَ اللّهُ إِلاَّ بِالحَقِّ وَمَن قُتِلَ مَظْلُومًا فَقَدْ جَعَلْنَا لِوَلِيِّهِ سُلْطَانًا فَلاَ يُسْرِف فِّي الْقَتْلِ إِنَّهُ كَانَ مَنْصُورًا
ve lâ taktulû
ve öldürmeyin
en nefselletî (en nefse elletî)
bir kişi, ki o(nu)
harremallâhu
Allah haram kıldı
illâ
hariç, den başka
bi el hakkı
hak ile, hak olarak
ve men
ve kim
kutile
öldürülürdü
mazlûmen
mazlum, zulmedilen (haksızlığa uğrayan)
fe
o zaman
kad cealnâ
kıldık, yaptık
li veliyyi-hi
onun velîsine
sultânen
sultan (hak sahibi)
fe
artık, o taktirde, o zaman
lâ yusrif
haddi aşmasın
fî el katli
öldürmede
inne-hu
muhakkak o, çünkü o
kâne
oldu
mensûren
yardım gören