وَلاَ تَقْتُلُواْ أَوْلادَكُمْ خَشْيَةَ إِمْلاقٍ نَّحْنُ نَرْزُقُهُمْ وَإِيَّاكُم إنَّ قَتْلَهُمْ كَانَ خِطْءًا كَبِيرًا
ve lâ taktulû
ve öldürmeyin
evlâde-kum
evlâtlarınız
haşyete
korku
imlâkın
yokluk, yoksulluk, fakirlik
nahnu
biz
nerzuku-hum
onları rızıklandırırız
ve iyyâ
ve sadece, yalnız
kum
siz, sizi
inne
muhakkak
katle-hum
onların öldürülmesi
kâne
oldu
hıt'en
bilerek yapılan (kasdî işlenen) suç
kebîren
büyük