سُبْحَانَ الَّذِي أَسْرَى بِعَبْدِهِ لَيْلاً مِّنَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ إِلَى الْمَسْجِدِ الأَقْصَى الَّذِي بَارَكْنَا حَوْلَهُ لِنُرِيَهُ مِنْ آيَاتِنَا إِنَّهُ هُوَ السَّمِيعُ البَصِيرُ
subhâne
o sübhandır, bütün noksanlıklardan münezzehtir
ellezî
ki o
esrâ bi
gece yürüttü
abdi-hî
kulunu
leylen
geceleyin
min el mescidi el harâmi
Mescid-i Haram'dan
ilâ el mescidi el aksa
Mescid-i Aksa'ya
ellezî
ki o, ki onu
bâreknâ
hayırlı, mübarek ve bereketli kıldık
havle-hu
onun etrafını, çevresini
li nuriye-hu
ona göstermemiz için
min âyâti-nâ
âyetlerimizden
inne-hu
muhakkak o
huve es semîu el basîru
o en iyi işitendir, en iyi görendir