وَدَخَلَ مَعَهُ السِّجْنَ فَتَيَانَ قَالَ أَحَدُهُمَآ إِنِّي أَرَانِي أَعْصِرُ خَمْرًا وَقَالَ الآخَرُ إِنِّي أَرَانِي أَحْمِلُ فَوْقَ رَأْسِي خُبْزًا تَأْكُلُ الطَّيْرُ مِنْهُ نَبِّئْنَا بِتَأْوِيلِهِ إِنَّا نَرَاكَ مِنَ الْمُحْسِنِينَ
ve dehale
ve girdi
mea-hu
onunla beraber
es sicne
zindan
feteyâni
iki genç erkek
kâle
dedi
ehadu-humâ
onlardan biri
in-nî
muhakkak ki ben
erâ-nî
beni, kendimi görüyorum
a'sıru
sıkıyorum
hamren
üzüm
ve kâle el âharu
ve diğeri dedi
in-nî
muhakkak ki ben
erâ-nî
görüyorum
ahmilu
taşıyorum
fevka
üstünde
re'sî
başım
hubzen
ekmek
bi
yiyor
et tayru
kuş(lar)
min-hu
ondan
nebbi'nâ
bize haber ver, bize anlat
bi te'vîli-hi
onun yorumunu
in-nâ
muhakkak biz
nerâ-ke
seni görüyoruz
min el muhsinîne
muhsinlerden