لاَ تَقُمْ فِيهِ أَبَدًا لَّمَسْجِدٌ أُسِّسَ عَلَى التَّقْوَى مِنْ أَوَّلِ يَوْمٍ أَحَقُّ أَن تَقُومَ فِيهِ فِيهِ رِجَالٌ يُحِبُّونَ أَن يَتَطَهَّرُواْ وَاللّهُ يُحِبُّ الْمُطَّهِّرِينَ
lâ tekum
ikâme etme (namaz kılma), bulunma
fî-hi
orada
ebeden
ebediyyen
le
elbette
mescidun
bir mescid
ussise
tesis edildi, kuruldu
alâ et takvâ
takva üzerine
min evveli yevmin
ilk günden
ehakku
daha çok haktır, daha uygun, daha lâyık
en tekûme
senin ikâme etmen (namaza durman), bulunman
fî-hi
onun içinde, orada
fî-hi
onun içinde, orada (vardır)
ricâlun
adamlar
yuhıbbûne
severler
en yetetahherû
temizlenmek
ve allâhu
ve Allah
yuhıbbu el muttahhirîne
temizlenenleri sever