فَغَفَرْنَا لَهُ ذَلِكَ وَإِنَّ لَهُ عِندَنَا لَزُلْفَى وَحُسْنَ مَآبٍ
fe
böylece, artık
gafernâ lehu
ona mağfiret ettik
zâlike
bu
ve inne
ve gerçekten, muhakkak
lehu
onun vardır
inde-nâ
katımızda, yanımızda
le
elbette, mutlaka
zulfâ
mertebe, yakınlık, yüksek makam
ve husne
ve güzel
meâbin
sığınak