وَإِن كَادُواْ لَيَسْتَفِزُّونَكَ مِنَ الأَرْضِ لِيُخْرِجوكَ مِنْهَا وَإِذًا لاَّ يَلْبَثُونَ خِلافَكَ إِلاَّ قَلِيلاً
ve in
ve eğer
kâdû
neredeyse, az kalsın
le yestefizzûne-ke
seni tedirgin ediyorlar
min el ardı
arzdan, yurttan, dünyadan
li yuhricû-ke
seni çıkarmak için
min-hâ
oradan
ve izen
ve o taktirde, artık, bundan sonra
lâ yelbesûne
(orada) kalmazlar, kalamazlar
hilâfe-ke
senden sonra, senin arkandan
illâ
ancak, sadece
kalîlen
az