قَالَ أَرَأَيْتَكَ هَذَا الَّذِي كَرَّمْتَ عَلَيَّ لَئِنْ أَخَّرْتَنِ إِلَى يَوْمِ الْقِيَامَةِ لأَحْتَنِكَنَّ ذُرِّيَّتَهُ إَلاَّ قَلِيلاً
kâle
dedi
e
mi
raeyte-ke
senin görüşün
hâzâ
bu
ellezî
ki o
kerremte
sen yücelttin, kerim kıldın, üstün kıldın, şerefli kıldın
aleyye
bana, benim üzerime
le in ahharte-ni
gerçekten eğer beni ertelersen
ilâ yevmil kıyâmeti
kıyâmet gününe
le ahtenikenne
muhakkak ele geçireceğim, kumanda edeceğim, bana tâbî kılacağım
zurriyyete-hu
onun soyunu, zürriyetini
illâ
ancak, başka, hariç
kalîlen
az