وَكَمْ أَهْلَكْنَا مِنَ الْقُرُونِ مِن بَعْدِ نُوحٍ وَكَفَى بِرَبِّكَ بِذُنُوبِ عِبَادِهِ خَبِيرًَا بَصِيرًا
ve kem
ve kaç, kaç tane, nice
ehleknâ
biz helâk ettik
min el kurûni
asırlar boyunca yaşayan insanlardan, nesillerden
min ba'di nûhin
Nuh'tan sonra
ve kefâ bi
ve ...'e kâfidir, kâfi oldu
rabbi-ke
senin Rabbin
bi zunûbi
günahlara
ıbâdi-hi
onun kulları
habîren
haberdar olarak, haberdar olan
basîren
görerek, gören