وَقِيلَ يَا أَرْضُ ابْلَعِي مَاءكِ وَيَا سَمَاء أَقْلِعِي وَغِيضَ الْمَاء وَقُضِيَ الأَمْرُ وَاسْتَوَتْ عَلَى الْجُودِيِّ وَقِيلَ بُعْداً لِّلْقَوْمِ الظَّالِمِينَ
ve kîle
ve denildi ki
yâ ardu
ey arz (yeryüzü)
ıbleî
yut
mâe-ki
(senin) suyunu
ve
ve
yâ semâu
ey sema
akliî
(suyu) tut, yağmuru kes, vazgeç
ve gîda
ve çekildi
el mâu
su
ve kudıye
ve yerine getirildi
el emru
emir
vestevet (ve istevet)
yerleşti, durdu
alâ el cûdiyyi
Cudi dağı üstünde
ve kîle
ve denildi
bu'den
uzak olsunlar
lil kavmi ez zâlimîne
zalimler kavmi