هُوَ الَّذِي خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ فِي سِتَّةِ أَيَّامٍ ثُمَّ اسْتَوَى عَلَى الْعَرْشِ يَعْلَمُ مَا يَلِجُ فِي الْأَرْضِ وَمَا يَخْرُجُ مِنْهَا وَمَا يَنزِلُ مِنَ السَّمَاء وَمَا يَعْرُجُ فِيهَا وَهُوَ مَعَكُمْ أَيْنَ مَا كُنتُمْ وَاللَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصِيرٌ
huve ellezî
o ki, ki o
halaka
yarattı
es semâvâti
semalar, gökler
ve el arda
ve arz, yeryüzü, yer
fî
de, da
sitteti
altı
eyyâmin
günler
summe
sonra
estevâ
istiva etti
alâ
üzerine
el arşı
arş
ya'lemu
bilir
mâ
şey
yelicu
girer
fî el ardı
yerin içine
ve mâ
ve şey
yahrucu
çıkar
min-hâ
ondan
ve mâ
ve şey
yenzilu
iner
min es semâi
semadan, gökten
ve mâ
ve şey
ya'rucu
uruc eder, yükselir
fî-hâ
orada, onun içine
ve huve
ve o
mea-kum
sizinle beraber
eyne mâ
nerede
kuntum
siz oldunuz
ve allahu
ve Allah
bimâ
şeyleri
ta'melûne
yapıyorsunuz
basîrun
en iyi gören