وَعَلَى الَّذِينَ هَادُواْ حَرَّمْنَا كُلَّ ذِي ظُفُرٍ وَمِنَ الْبَقَرِ وَالْغَنَمِ حَرَّمْنَا عَلَيْهِمْ شُحُومَهُمَا إِلاَّ مَا حَمَلَتْ ظُهُورُهُمَا أَوِ الْحَوَايَا أَوْ مَا اخْتَلَطَ بِعَظْمٍ ذَلِكَ جَزَيْنَاهُم بِبَغْيِهِمْ وِإِنَّا لَصَادِقُونَ
ve alâ ellezîne
ve onlara, ...olanlara
hâdû
yahudi
harramnâ
haram kıldık
kulle
hepsi
zî zufurin
tırnaklı (tırnağa sahip, tırnağı olan)
ve min el bakari
ve ineklerden (sığırlardan)
ve el ganemi
ve koyunlar
harramnâ
haram kıldık
aleyhim
onlara
şuhûme-humâ
o ikisinin iç yağları
illâ
dışında, hariç
mâ hamelet
üzerinde bulunan şey, taşıdığı kadar
zuhûru-humâ
o ikisinin sırtları
ev
veya
el havâyâ
bağırsaklar
ev
veya
mâhteleta (mâ ıhteleta)
karışan, karışmış olan şey
bi azmin
kemiğe
zâlike
böylece, işte böyle
cezeynâ-hum
onları cezalandırdık
bi bagyi-him
onların azgınlıkları sebebiyle
ve innâ
ve muhakkak ki biz
le sâdikûne
gerçekten sadık olanlar, sözlerini tutanlar