وَقَالُواْ هَذِهِ أَنْعَامٌ وَحَرْثٌ حِجْرٌ لاَّ يَطْعَمُهَا إِلاَّ مَن نّشَاء بِزَعْمِهِمْ وَأَنْعَامٌ حُرِّمَتْ ظُهُورُهَا وَأَنْعَامٌ لاَّ يَذْكُرُونَ اسْمَ اللّهِ عَلَيْهَا افْتِرَاء عَلَيْهِ سَيَجْزِيهِم بِمَا كَانُواْ يَفْتَرُونَ
ve kâlû
ve dediler
hâzihi
bu
en'âmun
(büyük baş) hayvanlar
ve harsun
ve ekinler
hicrun
dokunulmaz, yasak, haram
lâ yat'amu-hâ
onu (onları) yemeyin
illâ
dışında, ...'den başka, hariç
men neşâu
bizim dilediğimiz kişi
bi za'mi-him
kendi zanları ile
ve en'âmun
ve (büyük baş) hayvanlar
hurrimet
haram kılındı
zuhûru-hâ
onun (onların) sırtları
ve en'âmun
ve hayvanlar
lâ yezkurûne isme allâhi
Allah'ın ismini anmıyorlar
aleyhâ
onun üzerine
iftirâen aleyhi
ona iftira ederek
se yeczî-him
yakında onları cezalandıracak
bi-mâ
...'den dolayı, sebebiyle
kânû yefterûne
iftira etmiş oldular