1. 24. Ayeti

قَالَ لَقَدْ ظَلَمَكَ بِسُؤَالِ نَعْجَتِكَ إِلَى نِعَاجِهِ وَإِنَّ كَثِيرًا مِّنْ الْخُلَطَاء لَيَبْغِي بَعْضُهُمْ عَلَى بَعْضٍ إِلَّا الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَقَلِيلٌ مَّا هُمْ وَظَنَّ دَاوُودُ أَنَّمَا فَتَنَّاهُ فَاسْتَغْفَرَ رَبَّهُ وَخَرَّ رَاكِعًا وَأَنَابَ/

  • bi suâli

    istemekle, isteyerek

  • na'ceti-ke

    senin koyunun

  • ilâ niâci-hi

    onun (kendi) koyunlarına

  • ve inne

    ve gerçekten, muhakkak

  • kesîren

    çok

  • min

    den

  • el huletâi

    ortaklar

  • le

    gerçekten, muhakkak ki

  • yebgî

    haksızlık ediyor, hakka tecavüz ediyor

  • ba'du-hum alâ ba'dın

    birbirlerine

  • illellezîne (illâ ellezîne)

    o kimseler hariç

  • âmenû

    âmenû oldular (Allah'a ulaşmayı dilediler)

  • ve amilûs sâlihâti

    ve salih amel (nefs tezkiyesi) yaptılar

  • ve kalîlun

    ve az

  • ne kadar

  • hum

    onlar

  • ve zanne

    ve zannetti

  • dâvûdu

    Davut

  • ennemâ

    olduğunu

  • fetennâ-hu

  • istagfere

    mağfiret istedi

  • rabbe-hu

  • ve harre

    ve secdeye kapandı

  • râkian

    rükû ederek, huşû ile eğilerek

  • ve enâbe

    ve yöneldi, (hitaben Allah'a ulaştı)

SÂD suresi - 24. ayeti mealleri

  • Abdulbaki Gölpınarlı

    Dedi ki: Senin dişi koyununu, kendi koyunlarına katmayı istemekle gerçekten de zulmetmiş sana ve şüphesiz ki ortakların çoğu, birbirinin hakkına tecâvüz eder, ancak inanan ve iyi işlerde bulunanlar müstesnâ ve fakat bunlar da pek azdır ve Dâvûd, biz, kendisini sınadık sandı da Rabbinden yarlıganma diledi ve eğilerek yere kapandı ve Rabbine döndü.
  • Abdullah Parlıyan

    Davut dedi ki: “Andolsun o, senin koyununu kendi koyunlarına katmayı istemekle, sana haksızlık etmiştir. Zaten mallarını, emeklerini birbirine katan, içli dışlı ortakların herbiri, birbirinin hakkına tecavüz ederek haksızlık ederler. Yalnız inanıp doğru dürüst hareket edenler, bu haksızlık yapma eyleminin dışındadır ki, onlar da ne kadar azdır.” Davut bu hükümle, veya duvardan tırmanan kimselerle kendisini imtihan ettiğimizi anladı ve Rabbinden günahının bağışlanmasını diledi, eğilerek secdeye kapandı ve Rabbine döndü.
  • Adem Uğur

    Davud: Andolsun ki, senin koyununu kendi koyunlarına katmak istemekle sana haksızlıkta bulunmuştur. Doğrusu ortakçıların çoğu, birbirlerinin haklarına tecâvüz ederler. Yalnız iman edip de iyi işler yapanlar müstesna. Bunlar da ne kadar az! dedi. Davud, kendisini denediğimizi sandı ve Rabbinden mağfiret dileyerek eğilip secdeye kapandı, tevbe edip Allah'a yöneldi.
  • Ahmed Hulusi

    (Davud) dedi ki: "Yemin olsun ki senin bir tek koyununu kendi koyunlarına katmakla sana zulmetmiş. . . Muhakkak ki çok yakın olanların birçoğu, birbirlerinin benzeri davranışlarda bulunurlar. . . Ancak iman edip imanın gereğini uygulayanlar böyle değildir. . . Fakat onlar da ne kadar azdır!" Davud kendisini imtihan ettiğimizi zannetti; bundan dolayı Rabbinden mağfiret diledi ve boyun eğerek yere kapandı ve O'na yöneldi! (24. âyet secde âyetidir. )
  • Ahmet Tekin

    Dâvûd:'Andolsun ki, senin yaban ineğini, kendi yaban ineklerine katmak istemekle sana haksızlık etmiştir. Mallarını karıştıranların, mallarını bir arada bulunduranların, aynı yerde, aynı pazarda mal alıp mal satanların, mülk edinme hukukunda eşit olanların çoğu birbirlerinin haklarına tecavüz ederler, haktan ayrılıp, güçlerine dayanarak zulmederler. Ancak iman edip, hâlis niyet ve amaçlarla, İslâm esaslarını, İslâmî düzeni hayata geçirenler, iş barışı içinde bilinçli, planlı, mükemmel, meşrû, faydalı, verimli çalışarak nimetin-ürünün bollaşmasını sağlayanlar, yerinde, haklı çıkışlar yaparak, düzelmeye, iyiliğe, iyileştirmeye ön ayak olanlar, cârî-kalıcı hayırlar-sâlih ameller işleyenler adâletten şaşmazlar. Onlar da ne kadar az!' dedi. Dâvûd, güvenlik tedbirlerinin işe yaramadığını, kendisini zor durumda bırakarak imtihan ettiğimizi anladı ve Rabbinden bağışlanma, koruma kalkanına alınma diledi, sübhânallah diyerek rükû edip, secedeye kapandı. Tevbe ile Allah’a yöneldi, zikre daldı.
  • Ahmet Varol

    Dedi ki: 'Andolsun, o senin koyununu kendi koyunlarına (katmak) istemekle sana zulmetmiştir. Gerçekten (varlıklarını) birbirine karıştıran ortakların çoğu birbirlerine haksızlık ederler. Sadece iman edip salih ameller işleyenler müstesna. Ama onlar da ne kadar azdır!' Davud kendisini imtihan ettiğimizi sandı da Rabbinden bağışlanma diledi. Rüku ederek yere kapandı ve gönülden (bize) yöneldi.
  • Ali Bulaç

    (Davud) Dedi ki: "Andolsun senin koyununu, kendi koyunlarına (katmak) istemekle sana zulmetmiştir. Doğrusu, (emek ve mali güçlerini) birleştirip katan (ortak)lardan çoğu, birbirlerine karşı tecavüz ederler; ancak iman edip salih amellerde bulunanlar başka. Onlar da ne kadar azdır." Davud, gerçekten bizim onu imtihan ettiğimizi sandı, böylece Rabbinden bağışlanma diledi ve rüku ederek yere kapandı ve (bize gönülden) yönelip döndü.
  • Ali Fikri Yavuz

    Davûd dedi ki: “- Doğrusu o, senin bir dişi koyununu kendi koyunlarına katmak istemesiyle sana zulmetmiştir. Gerçekten ortakların çoğu birbirine haksızlık eder; ancak iman edib de salih amel işliyenler müstesnadır. Onlar da ne kadar azdır!” Davûd sanmıştı ki, kendisine sırf bir imtihan açtık. Hemen Rabbine istiğfar etti, secdeye (*) kapandı ve tevbe ile Allah’a yöneldi. * Dikkat! Secde âyetidir. (Fahr-i Razi, tefsirinde Hz. Davûd’a isnad edilen ve peygamberler hakkında asla tecviz edilmiyen kıssaları red etmektedir. Peygamberlerin şanını korumak esas olduğundan hikayelere itibar etmiyerek hakiki manayı Cenab-ı Hakkın ilmine terk etmek en salim bir yoldur.)
  • Bayraktar Bayraklı

    Dâvûd, “Senden, koyununu kendi koyunlarına katmak istemekle, sana haksızlık etmiştir. Ortaklardan birçoğu birbirinin haklarına tecavüz ederler. Ancak inanıp yararlı iş yapanlar hariç. Onlar da çok azdır” dedi. Dâvûd, bizim kendisini denediğimizi anladı. Rabbinden bağışlanma diledi ve secdeye kapanarak tövbe etti.
  • Bekir Sadak

    SÙ Davud: «And olsun ki, senin disi koyununu kendi disi koyunlarina katmak istemekle sana haksizlikta bulunmustur. Dogrusu ortakcilarin cogu birbirlerinin haklarina tecavuz ederler. Inanip yararli is isleyenler bunun disindadir ki sayilari da ne kadar azdir!» demisti. Davud, kendisini denedigimizi sanmisti da, Rabbinden magfiret dileyerek egilip secdeye kapanmis, tevbe etmis Allah'a ynelmisti.
  • Celal Yıldırım

    Dâvud, «and olsun ki, senin dişi koyununu kendi dişi koyunlarına katmak isteğiyle sana haksızlık etmiştir. Cidden mallarını birbirine katan ortakçıların çoğu birbirlerinin hakkına tecâvüz ederler. Ancak imân edip iyi-yararlı amellerde bulunanlar müstesna. Onlar da pek azdır,» dedi. Dâvud, kendisini imtihan ettiğimizi anladı ve bu yüzden Rabbı'ndan bağışlanma dileyip secdeye kapandı ve O'na yönelip tevbe etti.
  • Cemal Külünkoğlu

    (Davud) dedi ki: “Bu (adam) senin koyununu kendi koyunları arasına katmak istemekle sana haksızlık yapmıştır. Zaten, ortakların pek çoğu birbirine haksızlık eder. Ancak iman edip doğru ve yararlı işler yapanlar bunun dışındadır. Onlar da pek azdır.” Davud, (bununla) bizim kendisini imtihan ettiğimizi (ve ona bir bela vereceğimizi) zannetti. Derken Rabbinden bağışlama diledi, eğilereksecdeye kapandı ve Allah'a yöneldi.
  • Diyanet İşleri (eski)

    Davud: 'And olsun ki, senin dişi koyununu kendi dişi koyunlarına katmak istemekle sana haksızlıkta bulunmuştur. Doğrusu ortakçıların çoğu birbirlerinin haklarına tecavüz ederler. İnanıp yararlı iş işleyenler bunun dışındadır ki sayıları da ne kadar azdır!' demişti. Davud, Kendisini denediğimizi sanmıştı da, Rabbinden mağfiret dileyerek eğilip secdeye kapanmış, tevbe etmiş, Allah'a yönelmişti.
  • Diyanet Vakfi

    Davud: Andolsun ki, senin koyununu kendi koyunlarına katmak istemekle sana haksızlıkta bulunmuştur. Doğrusu ortakçıların çoğu, birbirlerinin haklarına tecâvüz ederler. Yalnız iman edip de iyi işler yapanlar müstesna. Bunlar da ne kadar az! dedi. Davud, kendisini denediğimizi sandı ve Rabbinden mağfiret dileyerek eğilip secdeye kapandı, tevbe edip Allah'a yöneldi.
  • Edip Yüksel

    Dedi ki, 'Senin koyununu kendi koyunlarına katmayı istemekle sana haksızlık etmiştir. Doğrusu, ortakçıların çoğu bir birinin hakkına el uzatır. İnanıp erdemli davrananlar bunun dışındadır, onlar ise sayıca ne kadar azdır!' Davud, kendisini sınadığımızı sanarak bağışlanma diledi, eğildi ve tevbe etti.
  • Elmalılı Hamdi Yazır

    Dedi ki: doğrusu senin bir koyununu kendi koyunlarına istemesiyle sana zulmetmiş ve hakıkaten karışıkların çoğu birbirlerine tecavüz ediyorlar, ancak iyman edib de salâh istiyenler başka, onlar da pek az, ve sanmıştı ki Davud kendisine sırf bir fitne yaptık, hemen rabbına istiğfar etti ve rükû' ederek yere kapanıb tevbe ile rücu' etti
  • Elmalılı (sadeleştirilmiş)

    (Davut) dedi ki: «Doğrusu senin bir koyununu kendi koyunlarına katmak istemesiyle sana zulmetmiştir. Gerçekten karışıkların (bir toplum içinde yaşayanların) çoğu biribirlerine haksızlık ediyorlar. Ancak iman edip de salih amel işleyenler başka. Ama onlar da pek az. Davut kendisini imtihan ettiğimizi sanmıştı. Hemen Rabbinden mağfiret diledi , rüku ederek yere kapandı, tevbe ederek (Allah'a) yöneldi.
  • Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2)

    Davud dedi ki: «Doğrusu senin bir koyununu kendi koyunlarına katmak istemesiyle sana zulmetmiştir. Gerçekten bir cemiyette yaşayanların çoğu mutlaka birbirlerine haksızlık ediyorlar. Ancak iman edip de salih amel işleyenler başka. Ama onlar da pek az.» Davud, bizim kendisini imtihan ettiğimizi sanmıştı. Hemen Rabbinden mağfiret diledi, rüku ederek yere kapandı, tevbe ile Allah'a yöneldi.
  • Fizilal-il Kuran

    Davud: «And olsun ki, senin dişi koyununu kendi dişi koyunlarına katmak istemekle, sana büyük haksızlık etmiştir. Doğrusu ortakların çoğu birbirlerinin haklarına tecavüz ederler. İnanıp yararlı iyi iş yapanlar bunun dışındadır ki, sayıları ne kadar azdır.» demişti. Davud kendisini denediğimizi sanmıştı da, Rabb'inden mağfiret dileyerek eğilip secdeye kapanmış, tevbe etmiş, Allah'a yönelmişti.
  • Gültekin Onan

    (Davud) Dedi ki: "Andolsun senin koyununu, kendi koyunlarına (katmak) istemekle sana zulmetmiştir. Doğrusu, (emek ve mali güçlerini) birleştirip katan (ortak)lardan çoğu, birbirlerine karşı tecavüz ederler; ancak inanıp salih amellerde bulunanlar başka. Onlar da ne kadar azdır." Davud, gerçekten bizim onu imtihan ettiğimizi sandı, böylece rabbinden bağışlanma diledi ve rüku ederek yere kapandı ve (bize gönülden) yönelip döndü.
  • Hasan Basri Çantay

    (Dâvud) dedi: «Andolsun ki o, senin dişi koyununu kendi dişi koyunlarına (katmak) istemesiyle sana zulmetmişdir. Gerçek (mallarını birbirine) katıb karışdıran (ortak) ların çoğu mutlakaa birbirine haksızlık eder. İman edib de güzel güzel amel (ve hareket) lerde bulunanlar müstesna. (Fakat) bunlar da ne kadar azdır». Dâvud sandı ki biz kendisine mutlakaa bir azâb (süikasd) hazırladık. Bunun üzerine o, rabbinden setr (ü himaye) edilmesini istedi, rükû' ile yere kapanıb (Allaha) döndü.
  • Hayrat Neşriyat

    (Dâvûd:) 'Doğrusu (o,) senin koyununu kendi koyunlarına (katmak) istemekle sana haksızlık etmiştir! Zâten şübhesiz ortakların birçoğu, birbirlerine gerçekten haksızlık eder; ancak îmân edip sâlih ameller işleyenler müstesnâ! Onlar ise ne kadar azdır!' dedi. Dâvûd (böylelikle) kendisini imtihân ettiğimizi sezdi (anladı); hemen Rabbinden mağfiret diledi, rükû' ederek (secdeye) kapandı ve (Allah’a) yöneldi.
  • İbni Kesir

    O da dedi ki: Senin dişi koyununu, kendi dişi koyunlarına katmak için istemekle sana zulmetmiştir. Doğrusu ortakçıların çoğu birbirinin hakkına tecavüz eder. Ancak inanmış olup salih ameller işleyenler müstesnadır. Ama onlar pek azdır. Davud, kendisini imtihan ettiğimizi zannederek Rabbından mağfiret diledi. Rukua kapanarak Allah'a yöneldi.
  • Kadri Çelik

    (Davud) Dedi ki: “Şüphesiz senin koyununu, kendi koyunlarına (katmak) istemekle sana zulmetmiştir. Doğrusu, iman edip de salih amellerde bulunanlar müstesna, (sermayelerini) karıştıran ortaklardan çoğu birbirlerine karşı saldırganlıkta bulunurlar. Onlar (müstesna olanlar) da pek azdır.” Davud (karşı tarafı da dinlemeden hüküm vermekle sürçtüğünü anlayınca), gerçekten bizim onu denemeden geçirdiğimizi anladı da böylece Rabbinden bağışlanma diledi ve rükû ederek yere kapandı ve (bize gönülden) yönelip döndü.
  • Muhammed Esed

    (Davud) dedi ki: "Bu (adam) senin koyununu kendininkiler arasına katmayı istemekle sana haksızlık yapmış! Zaten yakınların çoğu birbirlerine aynı şeyi yaparlar, (Allah'a) inanıp doğru ve yararlı işler yapanlar hariç. Böylesi de ne kadar az!" Davud, (bunları söylerken) Bizim kendisini sınadığımızı (birden) anladı; bunun üzerine Rabbinden günahını bağışlamasını diledi, secdeye kapandı ve tevbe ederek O'na yöneldi.
  • Ömer Nasuhi Bilmen

    Dâvud aleyhisselâm dedi ki: «Elbette senin bir koyununu kendi koyunlarına istemesiyle sana zulmetmiş oldu. Ve muhakkak ki, mal ortaklarından birçokları mutlaka bazıları bazısı üzerine tecavüz etmektedir. Ancak, imân edenler ve sâlih amellerde bulunanlar müstesna. Onlar da ne kadar az!» Ve Dâvud sandı ki muhakkak Biz onu bir imtihana tâbi tutmuş olduk. Hemen Rabbine istiğfarda bulundu ve rükû edici olarak yere kapandı ve Hakk'a rücu etti.
  • Ömer Öngüt

    Davut: "Andolsun ki senin dişi koyununu kendi dişi koyunlarına katmak istemekle sana zulmetmiştir. Doğrusu ortakçıların çoğu, birbirlerinin haklarına tecavüz ederler. Ancak iman edip de sâlih amellerde bulunanlar müstesnâdır. Onlar da ne kadar azdır!" dedi. Davut kendisini imtihan ettiğimizi sandı ve Rabbinden mağfiret diledi. Eğilip secdeye kapandı, tevbe edip Allah'a yöneldi.
  • Şaban Piriş

    Davut: -Koyununu kendi koyunları arasına katmak istemekle sana haksızlık etmiş. Zaten ortakların çoğu, birbirinin hakkına tecavüz eder. Ancak iman eden ve doğruları yapanlar hariç... Bunlarda ne kadar az! Davut, kendisini imtihan ettiğimizi anlamış ve Rabbi’nden bağışlanma dileyerek secdeye kapanmış ve O’na yönelmişti.
  • Suat Yıldırım

    Dâvud: "Doğrusu, senin tek koyununu, kendi koyunlarına katmak istemekle o sana haksızlık etmiştir. Zaten malda ortak olanların çoğu birbirlerine haksızlık ederler. Ancak gerçekten iman edip makbul ve güzel davranışlarda bulunanlar böyle yapmazlar. Onlar da o kadar azdır ki!" Davud kendisini imtihan ettiğimizi anladı, derhal Rabbinden mağfiret diledi, eğilip secdeye kapandı ve Allah’a yöneldi.
  • Süleyman Ateş

    (Dâvûd) dedi ki: "And olsun (o) senin, koyununu kendi koyunlarına katmayı istemekle sana zulmetmiştir. Zâten (mallarını birbirine) karıştıran(ortak)ların çoğu birbirine zulmederler. Yalnız inanıp iyi işler yapanlar bunun dışındadır ki, onlar da ne kadar azdır!" Dâvûd, (bu hükümle) kendisini denediğimizi (kendisine bir belâ vereceğimizi) sandı da Rabbinden mağfiret diledi, eğilerek secdeye kapandı ve tevbe edip (bize) döndü.
  • Tefhim-ul Kuran

    (Davud) Dedi ki: «Andolsun senin koyununu, kendi koyunlarına (katmak) istemekle sana zulmetmiştir. Doğrusu, (emek ve mali güçlerini) birleştirip katan (ortak)lardan çoğu, birbirlerine karşı tecavüz ederler; ancak iman edip de salih amellerde bulunanlar başka. Onlar da ne kadar azdır.» Davud, gerçekten bizim onu denemeden geçirdiğimizi sandı, böylece Rabbinden bağışlanma diledi ve rükû ederek yere kapandı ve (bize gönülden) yönelip döndü.
  • Ümit Şimşek

    Davud dedi ki: 'Senin koyununu kendi koyunlarına katmak istemekle sana haksızlık etmiş. Ortakların birçoğu böyle birbirinin hakkını yer. Ancak iman edip güzel işler yapanlar müstesna-ki, onların da sayısı pek azdır.' Davud kendisini sınadığımızı anladı ve Rabbinden bağışlanma diledi; Ona yönelerek secdeye kapandı.
  • Yaşar Nuri Öztürk

    Davûd dedi ki: "Vallahi, senin bir tek koyununu kendi koyunlarına katmak istemekle sana zulmetmiş. Zaten ortaklardan birçoğu birbiri aleyhine haksızlık ve zulme sapar. İman edip hakka ve barışa yönelik işler yapanlar böyle değildir. Ama onlar da pek azdır." Davûd, kendisini imtihan ettiğimizi düşündü; hemen Rabbinden af diledi; rükû ederek yerlere eğildi ve Allah'a yöneldi.

KuranAra.com hakkında

33 farklı kuran mealini aynı anda okumanızı ve kıyaslamanızı sağlar, Kuran ayetlerinin Arapçasını okunaklı şekilde sunar. Arapça okunuşlarını Türkçe seslendirme karşılığıyla birlikte görebilmenize yarar. Hepsinden önemlisi, Çok uzun çalışmalar sonucu özel olarak geliştirilmiş arama motoru ile; Tüm kuran meallerini ve arapça karşılıklarını doğru ve hızlı şekilde aramanızı sağlar.