إِنَّهُ كَانَ فَرِيقٌ مِّنْ عِبَادِي يَقُولُونَ رَبَّنَا آمَنَّا فَاغْفِرْ لَنَا وَارْحَمْنَا وَأَنتَ خَيْرُ الرَّاحِمِينَ
inne-hu
muhakkak ki o, gerçekten o
kâne
oldu
ferîkun
topluluk, grup
min ibâdî
kullarımdan
yekûlûne
derler
rabbe-nâ
Rabbimiz
âmennâ
îmân ettik, âmenû olduk
fagfir (fe ığfir)
artık mağfiret et
lenâ
bizi
verhamnâ (ve ırham-na)
ve bize rahmet et,
ve ente
ve sen
hayru
hayırlı
er râhımîne
rahîm olanlar