إِنِّي جَزَيْتُهُمُ الْيَوْمَ بِمَا صَبَرُوا أَنَّهُمْ هُمُ الْفَائِزُونَ
in-nî
muhakkak ben
cezeytu-hum
onların mükâfatları, karşılığı
el yevme
bugün
bimâ
dolayısıyla, sebebiyle
saberû
sabrettiler
enne-hum
muhakkak ki onlar
hum
onlar
el fâizûne
kurtuluşa erenler