وَقَالَتِ الْيَهُودُ يَدُ اللّهِ مَغْلُولَةٌ غُلَّتْ أَيْدِيهِمْ وَلُعِنُواْ بِمَا قَالُواْ بَلْ يَدَاهُ مَبْسُوطَتَانِ يُنفِقُ كَيْفَ يَشَاء وَلَيَزِيدَنَّ كَثِيرًا مِّنْهُم مَّا أُنزِلَ إِلَيْكَ مِن رَّبِّكَ طُغْيَانًا وَكُفْرًا وَأَلْقَيْنَا بَيْنَهُمُ الْعَدَاوَةَ وَالْبَغْضَاء إِلَى يَوْمِ الْقِيَامَةِ كُلَّمَا أَوْقَدُواْ نَارًا لِّلْحَرْبِ أَطْفَأَهَا اللّهُ وَيَسْعَوْنَ فِي الأَرْضِ فَسَادًا وَاللّهُ لاَ يُحِبُّ الْمُفْسِدِينَ
ve kâlet(i) el yehûdu
ve yahudiler dedi
yedu allâhi
Allâh'ın (cc.) eli
maglûletun
bağlanmış
gullet eydî-him
onların elleri bağlandı
ve luinû
ve lanetlendiler
bi-mâ kâlû
demelerinden dolayı, sözlerinden dolayı
bel
bilâkis, hayır
yedâ-hu
onun iki eli
mebsûtatâni
ikisi de açık, (bol ihsanda bulunur)
yunfıku
infak eder, verir
keyfe yeşâû
nasıl dilerse, nasıl isterse öyle
ve le yezîdenne
ve mutlaka arttırır
kesîran min-hum
onlardan bir çoğu
mâ unzile ileyke
sana indirilen şey
min rabbi-ke
Rabb'inden
tugyanen ve kufren
azgınlık ve küfrü
ve elkaynâ
ve ilka ettik, ulaştırdık
beyne-hum(u)
onların arasına
el adâvete
düşmanlık
ve el bagdâe
ve kin
ilâ yevmi
gününe kadar
el kıyâmeti
kıyamet
kullemâ
her defasında, her ne zaman ...olsa
evkadû
yaktılar
nâran li el harbi
harb için, savaş için ateş
etfee-hâ allâhu
Allâh (cc.) onu söndürdü
ve yes'avne
ve koşuşurlar, çalışırlar
fî el ardı
yeryüzünde
fesâden
fesat çıkarmak
ve allâhu
ve Allâh (cc.)
lâ yuhibbu
sevmez
el mufsidîne
fesat çıkaranlar, bozguncular