قُل لَّوْ كَانَ الْبَحْرُ مِدَادًا لِّكَلِمَاتِ رَبِّي لَنَفِدَ الْبَحْرُ قَبْلَ أَن تَنفَدَ كَلِمَاتُ رَبِّي وَلَوْ جِئْنَا بِمِثْلِهِ مَدَدًا
kul
de, söyle
lev
eğer, ise, olsa
kâne el bahru
deniz(ler) oldu
midâden
mürekkep
li kelimâti
kelimeler, sözler için
rabbî
benim Rabbim
le nefide el bahru
deniz(ler) biter, tükenir
kable en tenfede
bitmesinden (tükenmesinden) önce, bitmeden
kelimâtu
sözler, kelimeler
rabbî
Rabbim
ve lev
ve eğer, ise, olsa
ci'nâ bi
getirdik
misli-hî
onun bir misli daha
mededen
imdat (yardım) olarak