حَتَّى إِذَا مَا جَاؤُوهَا شَهِدَ عَلَيْهِمْ سَمْعُهُمْ وَأَبْصَارُهُمْ وَجُلُودُهُمْ بِمَا كَانُوا يَعْمَلُونَ
hattâ
hatta, nihayet
izâ mâ
olduğu zaman
câû-hâ
ona geldiler
şehide
şahitlik etti
aleyhim
onlara
sem'u-hum
onların işitmeleri, kulakları
ve ebsâru-hum
ve onların gözleri
ve culûdu-hum
ve onların derileri
bimâ
o şeye
kânû
oldular
ya'melûne
yapıyorlar