مَّثَلُ الَّذِينَ يُنفِقُونَ أَمْوَالَهُمْ فِي سَبِيلِ اللّهِ كَمَثَلِ حَبَّةٍ أَنبَتَتْ سَبْعَ سَنَابِلَ فِي كُلِّ سُنبُلَةٍ مِّئَةُ حَبَّةٍ وَاللّهُ يُضَاعِفُ لِمَن يَشَاء وَاللّهُ وَاسِعٌ عَلِيمٌ
meselu
durum, hal
ellezîne
onlar 3 - yunfikûne
emvâle-hum
kendi mallarını
fî sebîlillâhi (sebîlii allâhi)
Allah'ın yolunda
ke
gibi
meseli
durum, hal
habbetin
tane, tohum
enbetet
yetiştirdi (verdi)
seb'a
yedi
senâbile
sünbüller, başaklar
fî
içinde, ... de
kulli
hepsi, herbiri
sunbuletin
sünbül, başak
mietu
yüz
habbetin
tane, tohum
ve allâhu
ve Allah
yudâifu
kat kat arttırıp, verir
li men
kişi için, o kimseye
yeşâu
diler
ve allâhu
ve Allah
vâsiun
vasi olan, herşeyi kapsayan, lûtfu geniş (bol) olan
alîmun
en iyi bilen