فَلَوْلَا أُلْقِيَ عَلَيْهِ أَسْوِرَةٌ مِّن ذَهَبٍ أَوْ جَاء مَعَهُ الْمَلَائِكَةُ مُقْتَرِنِينَ
fe
öyleyse
lev lâ
olsaydı olmaz mıydı, olmalı değil miydi
ulkıye
atıldı, verildi (takıldı)
aleyhi
ona
esviretun
bilezikler
min zehebin
altından
ev
veya
câe
geldi
mea-hu
onunla beraber
el melâiketu
melekler
mukterinîne
karîn olanlar, yakın olanlar