1. Kuran
  2. ZÂRİYÂT Suresi
  3. 40. Ayeti

فَأَخَذْنَاهُ وَجُنُودَهُ فَنَبَذْنَاهُمْ فِي الْيَمِّ وَهُوَ مُلِيمٌ

  • fe

    böylece, bunun üzerine, sonunda

  • ehaznâ-hu

    biz onu yakaladık

  • ve cunûde-hu

    ve onun orduları

  • fe

    böylece, bunun üzerine, sonunda

  • nebeznâ-hum

    onları attık

  • fî el yemmi

    denize, denizin içine

  • ve huve

    ve o

  • mulîmun

    kınanmış olan

ZÂRİYÂT suresi - 40. ayeti mealleri

  • Abdulbaki Gölpınarlı

    Derken onu ve ordusunu helâk etmiş, onları denize atıvermiştik de o kendisini kınayıp durmadaydı.
  • Abdullah Parlıyan

    Ve biz onu ve askerlerini alarak, hepsini denize atmıştık, o esnada ümitsizlik içerisinde, yaptıklarına pişman olarak, kendini kınıyordu, ama son andaki pişmanlık ve kınamanın faydası olmayacaktı.
  • Adem Uğur

    Nihayet onu da ordularını da yakalayıp denize attık, bu sırada kendini kınayıp duruyordu.
  • Ahmed Hulusi

    Bunun üzerine onu ve ordusunu yakaladık da onları denize attık. . . O pişmanlıkla kendi kendini yeriyordu!
  • Ahmet Tekin

    Onu, Allah’a âsî olan ilâhî kuralları tanımayan askerî erkânını ve ordularını da tutup denize attık. O pişmanlık duyarak kendisini kınayıp duruyordu.
  • Ahmet Varol

    Biz de onu ve askerlerini yakalayıp denize attık ki o (bu sırada kendi kendini) kınamaktaydı. [3]
  • Ali Bulaç

    Bunun üzerine, Biz onu ve ordularını yakalayıp denize attık; (ki o,) 'kınanacak işler yapıyordu.'
  • Ali Fikri Yavuz

    Bunun üzerine tuttuk kendisini ve ordularını denize attık. Öyle ki, küfür ve inad üzere bulunuyordu.
  • Bayraktar Bayraklı

    Sonunda onu ve askerlerini denize attık. O, kendini kınayıp duruyordu.
  • Bekir Sadak

    Sonunda onu ve ordularini yakalayip denize attik. O, kinanmayi haketmisti.
  • Celal Yıldırım

    Bu sebeple onu da, ordusunu da yakalayıp (deniz) dalgaları arasına fırlattık ki (o sırada) kendini kınıyordu.
  • Cemal Külünkoğlu

    Biz de onu ve ordularını yakalayıp denizin dibine geçiriverdik. O (boğulma esnasında), pişmanlıkla kendi kendini kınıyordu (ama iş işten geçmişti).
  • Diyanet İşleri (eski)

    Sonunda onu ve ordularını yakalayıp denize attık. O, kınanmayı haketmişti.
  • Diyanet Vakfi

    Nihayet onu da ordularını da yakalayıp denize attık, bu sırada kendini kınayıp duruyordu.
  • Edip Yüksel

    Onu ve askerlerini yakalayıp denize attık. Bu sonucu haketmişti.
  • Elmalılı Hamdi Yazır

    Onun üzerine biz de tuttuk kendisini ve ordularını deryaya fırlatıverdik, namerdlik ederken o leîm.
  • Elmalılı (sadeleştirilmiş)

    Bunun üzerine Biz de tuttuk kendisini ve ordularını denize fırlatıverdik o alçak namertlik ederken.
  • Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2)

    Nihayet biz onu ve ordularını yakalayıp hepsini denize attık. Firavun ise o sırada (inadından dolayı pişmanlık duyarak) kendi kendini kınıyordu.
  • Fizilal-il Kuran

    Sonunda onu ve ordularını yakalayıp denize attık. O, kınanmayı haketmişti.
  • Gültekin Onan

    Bunun üzerine, biz onu ve ordularını yakalayıp denize attık; (ki o,), 'kınanacak işler yapıyordu'.
  • Hasan Basri Çantay

    Nihayet onu da, ordularını da yakalayıb denize atdık ki o, (bu sırada kendi kendini) kınayıcı idi.
  • Hayrat Neşriyat

    Bunun üzerine (biz de) onu ve ordusunu, kendisi kınanacak bir kimse olarak yakalayıp hepsini denize atıverdik.
  • İbni Kesir

    Sonunda onu da, ordularını da yakalayıp denize attık. O, kınanacak işler yapıp durmaktaydı.
  • Kadri Çelik

    Bunun üzerine biz onu ve ordularını yakalayıp denize attık. O kınanacak işler yapıp durmaktaydı.
  • Muhammed Esed

    ve Biz onu ve adamlarını yakalayıp hepsini denize atmıştık, (bütün bu olup bitenler için) suçlanması gereken, (Firavun'dan başkası değildi,) yalnız o idi (tek suçlu).
  • Ömer Nasuhi Bilmen

    Artık O'nu da, ordularını da yakaladık, hemen onları denize atıverdik. Ve o, levm edilecek şeyleri yaparken (öyle bir felakete uğramış oldu).
  • Ömer Öngüt

    Biz de onu ve ordusunu tutup denize attık. Bu sırada o, kendisini kınayıp duruyordu.
  • Şaban Piriş

    Biz de onu ve askerlerini yakalamış ve denize atmıştık. O pişman olmuştu.
  • Suat Yıldırım

    Biz de hem onu, hem ordularını yakalayıp denizin dibine geçiriverdik. Boğulurken, pişmanlıkla kendi kendini kınıyordu.
  • Süleyman Ateş

    Biz de onu ve askerlerini yakaladık, onları denize attık. (O boğulurken pişmanlıkla) Kendi kendini kınıyordu.
  • Tefhim-ul Kuran

    Bunun üzerine, biz onu ve ordularını yakalayıp denize attık; (ki o,) 'kınanacak işler yapıp durmaktaydı'.
  • Ümit Şimşek

    Biz de hem onu, hem ordusunu yakalayıp denize attık ki, o sırada o kendi kendisini suçluyordu.
  • Yaşar Nuri Öztürk

    Bunun üzerine, onu da ordusunu da yakalayıp suyun ortasına fırlattık. Kendi kendini kınayıp duruyordu.

KuranAra.com hakkında

33 farklı kuran mealini aynı anda okumanızı ve kıyaslamanızı sağlar, Kuran ayetlerinin Arapçasını okunaklı şekilde sunar. Arapça okunuşlarını Türkçe seslendirme karşılığıyla birlikte görebilmenize yarar. Hepsinden önemlisi, Çok uzun çalışmalar sonucu özel olarak geliştirilmiş arama motoru ile; Tüm kuran meallerini ve arapça karşılıklarını doğru ve hızlı şekilde aramanızı sağlar.