وَقَالَ لِفِتْيَانِهِ اجْعَلُواْ بِضَاعَتَهُمْ فِي رِحَالِهِمْ لَعَلَّهُمْ يَعْرِفُونَهَا إِذَا انقَلَبُواْ إِلَى أَهْلِهِمْ لَعَلَّهُمْ يَرْجِعُونَ
ve kâle
ve dedi
li fityâni-hi
adamlarına (yardımcı gençlere)
ıc'alû
yapın (koyun)
bidâate-hum
onların sermayeleri, erzak bedelleri
fî rihâli-him
onların yüklerinin içine (heybelerine)
lealle-hum
umulur ki, belki onlar
ya'rifûne-hâ
onu tanırlar, onu farkederler
izenkalebû (izâ inkalebû)
geri döndükleri zaman
ilâ ehli-him
ailelerine
lealle-hum
umulur ki, böylece onlar
yerci'ûne
rücu ederler, dönerler