فَلَمَّا جَاءهُمُ الْحَقُّ مِنْ عِندِنَا قَالُواْ إِنَّ هَذَا لَسِحْرٌ مُّبِينٌ
fe lemmâ
böylece, olduğu zaman
câe-humu el hakku
onlara hak geldi
min indi-nâ
katımızdan
kâlû
dediler
inne
muhakkak
hâzâ
bu
le sıhrun
mutlaka, muhakkak ki bir sihirdir
mubînun
apaçık, açıkça