لَوْ كَانَ عَرَضًا قَرِيبًا وَسَفَرًا قَاصِدًا لاَّتَّبَعُوكَ وَلَكِن بَعُدَتْ عَلَيْهِمُ الشُّقَّةُ وَسَيَحْلِفُونَ بِاللّهِ لَوِ اسْتَطَعْنَا لَخَرَجْنَا مَعَكُمْ يُهْلِكُونَ أَنفُسَهُمْ وَاللّهُ يَعْلَمُ إِنَّهُمْ لَكَاذِبُونَ
lev kâne
eğer olsaydı
aradan
dünya malı, yarar, ganimet
karîben
yakın bir zamanda
ve seferen
ve bir sefer
kâsıden
kolay, rahat
le ittebeû-ke
elbette, mutlaka sana tâbî olurlardı
ve lâkin
lâkin, fakat
beudet
uzak geldi
aleyhim
onlara
eş şukkatu
meşakkatli, yorucu
ve se-yahlifûne
ve yemin edecekler
billâhi (bi allâhi)
Allah'a
lev isteta'nâ
şâyet güç yetirseydik
le harac-nâ
elbette biz çıkardık
mea-kum
sizinle beraber
yuhlikûne
helâk ediyorlar
enfuse-hum
nefslerini, kendilerini
vallâhu (ve allâhu)
ve Allah
ya'lemu
bilir, biliyor
inne-hum
muhakkak ki onlar
le kâzibûne
gerçekten yalancılar