أَسْكِنُوهُنَّ مِنْ حَيْثُ سَكَنتُم مِّن وُجْدِكُمْ وَلَا تُضَارُّوهُنَّ لِتُضَيِّقُوا عَلَيْهِنَّ وَإِن كُنَّ أُولَاتِ حَمْلٍ فَأَنفِقُوا عَلَيْهِنَّ حَتَّى يَضَعْنَ حَمْلَهُنَّ فَإِنْ أَرْضَعْنَ لَكُمْ فَآتُوهُنَّ أُجُورَهُنَّ وَأْتَمِرُوا بَيْنَكُم بِمَعْرُوفٍ وَإِن تَعَاسَرْتُمْ فَسَتُرْضِعُ لَهُ أُخْرَى
eskinû- hunne
onları (kadınları) iskân edin, oturtun
min haysu
yerden
sekentum
siz iskân oldunuz, siz ikâmet ettiniz, mesken edindiniz
min vucdi-kum
gücünüzün yettiğinden (yettiği kadar)
ve lâ tudârrû-hunne
ve onlara zarar vermeyin
li tudayyikû
sıkıntıya düşürmek için
aleyhinne
onlara, onları
ve in
ve eğer
kunne
onlar (kadınlar) oldu
ulâti
işte onlar, onlar
hamlin
yüklü, hamile
fe
o taktirde, o zaman
enfikû
infâk edin, nafaka verin
aleyhinne
onlara
hattâ
oluncaya kadar
yada'ne
koyar, bırakır, doğurur
hamle- hunne
yükleri, bebekleri
fe in
bundan sonra eğer
erda'ne
emzirirlerse
lekum
sizin için
fe âtû-hunne
o taktirde, o zaman onlara verin
ucûre-hunne
onların ücretleri
ve i'temirû
ve görüşün
beyne-kum
kendi aranızda
bi ma'rûfin
marufla, güzellikle, örf ve adete uygun olarak
ve in teâsertum
eğer bir güçlüğünüz olursa, zorlanırsanız
fe
o taktirde, o zaman
se-turdıu
emzirteceksin(iz)
lehu
onu
uhrâ
bir diğeri, bir başkası