ثُمَّ سَوَّاهُ وَنَفَخَ فِيهِ مِن رُّوحِهِ وَجَعَلَ لَكُمُ السَّمْعَ وَالْأَبْصَارَ وَالْأَفْئِدَةَ قَلِيلًا مَّا تَشْكُرُونَ
summe
sonra
sevvâ-hu
sevva etti, düzenledi
ve nefeha
ve üfledi, üfürdü
fî-hi
onun içine
min rûhi-hÎ
ruhundan
ve ceale
ve kıldı
lekum
sizin için
es sem'a
işitme hassası
ve el ebsâre
ve görme hassası
ve el efidete
ve fuad (idrak etme) hassası
kalîlen
az
mâ teşkurûne
şükrediyorsunuz