قَالُوا سُبْحَانَكَ أَنتَ وَلِيُّنَا مِن دُونِهِم بَلْ كَانُوا يَعْبُدُونَ الْجِنَّ أَكْثَرُهُم بِهِم مُّؤْمِنُونَ
kâlû
dediler
subhâne-ke
sen münezzehsin, sen Sübhan'sın
ente
sen
veliyyu-nâ
bizim dostumuz, velîmiz
min dûni-him
onlardan başka
bel
hayır
kânû
oldular
ya'budûne
tapıyorlar
el cinne
cin
ekseru-hum
onların çoğu
bi-him
onlara
mû'minûne
îmân eden, mü'min olanlar