لِلَّذِينَ اسْتَجَابُواْ لِرَبِّهِمُ الْحُسْنَى وَالَّذِينَ لَمْ يَسْتَجِيبُواْ لَهُ لَوْ أَنَّ لَهُم مَّا فِي الأَرْضِ جَمِيعًا وَمِثْلَهُ مَعَهُ لاَفْتَدَوْاْ بِهِ أُوْلَئِكَ لَهُمْ سُوءُ الْحِسَابِ وَمَأْوَاهُمْ جَهَنَّمُ وَبِئْسَ الْمِهَادُ
lillezînestecâbû
icabet edenler için vardır
li rabbi-him
Rab'lerine
el husnâ
en güzeli
ve ellezîne
ve o kimseler ki
lem yestecibû
icabet etmezler
lehu
ona
lev enne
(eğer, şâyet) gerçekten olsaydı
lehum
onlara ait, onların
mâ fî el ardı
yeryüzünde olan şeyler
cemîan
tümü, hepsi
ve misle-hu
ve onun bir misli daha, onun kadar daha
mea-hu
onunla beraber
leftedev (le iftedev)
fidye verirlerdi
bi-hi
onu
ulâike
işte onlar
lehum
onlar için vardır
sûu el hısâbi
sorgulamanın, hesabın en kötüsü
ve me'vâ-hum
ve onların barınacağı yer
cehennemu
cehennemdir
ve bi'se el mihâdu
ve ne kötü yatak, döşek