أَفِي قُلُوبِهِم مَّرَضٌ أَمِ ارْتَابُوا أَمْ يَخَافُونَ أَن يَحِيفَ اللَّهُ عَلَيْهِمْ وَرَسُولُهُ بَلْ أُوْلَئِكَ هُمُ الظَّالِمُونَ
e
mı, mi
fî
içinde, var
kulûbi-him
onların kalpleri
maradun
hastalık
emirtâbû (em irtâbu)
veya, yoksa şüphe ettiler
em yehâfûne
veya, yoksa korkuyorlar
en yehîfallâhu (yehîfe allâhu)
Allah'ın taraf tutması
aleyhim
onlara
ve resûlu-hu
ve onun resûlü
bel
hayır
ulâike
işte onlar
hum
onlar
ez zâlimûne
zalimler