فَقَاتِلْ فِي سَبِيلِ اللّهِ لاَ تُكَلَّفُ إِلاَّ نَفْسَكَ وَحَرِّضِ الْمُؤْمِنِينَ عَسَى اللّهُ أَن يَكُفَّ بَأْسَ الَّذِينَ كَفَرُواْ وَاللّهُ أَشَدُّ بَأْسًا وَأَشَدُّ تَنكِيلاً
fe
artık, öyleyse
kâtil
savaş, cihad et
fî
...'da
sebîli allâhi
Allah'ın yolu
lâ tukellefu
ssen mükellef, sorumlu tutulmazsın
illâ
...'den başka, hariç
nefse-ke
senin nefsin, kendi nefsin
ve harrıdı
ve teşvik et
el mu'minîne
mü'minler
asâ
umulur ki
allâhu
Allah
en
olmak, yapmak
yekuffe
çeker (kuvveti, gücü, şiddeti)
be'se
kuvvet, güç
ellezîne
onlar, olanlar
keferû
inkar ettiler, kâfir oldular
ve allâhu
Allah
eşeddu
daha şiddetli, daha çetin, daha güçlü
be'sen
kuvvet, güç olarak
ve eşeddu
ve daha şiddetli, daha çetin, daha güçlü
tenkîlen
intikam, korkunç ceza