وَلِكُلٍّ جَعَلْنَا مَوَالِيَ مِمَّا تَرَكَ الْوَالِدَانِ وَالأَقْرَبُونَ وَالَّذِينَ عَقَدَتْ أَيْمَانُكُمْ فَآتُوهُمْ نَصِيبَهُمْ إِنَّ اللّهَ كَانَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ شَهِيدًا
ve li kullin
ve hepsi için, hepsini, herkesi
cealnâ
kıldık, yaptık
mevâliye
yakınları, akrabadan olan mirasçılar
mimmâ (min-mâ )
şeyden
terake
bıraktı
el vâlidâni
ana-baba
ve el akrabûne
ve akrabalar
ve ellezîne
ve onlar, o kimseler
akadet
akit yaptı, yeminleşti, bağladı
eymânu-kum
sizin yeminleriniz
fe âtû-hum
artık onlara verin
nasîbe-hum
onların nasipleri, payları
inne
muhakkak
allâhe
Allah
kâne
oldu, ... idi, ...dır
alâ kulli şey'in
her şeye
şehîden
şahit