إِنَّ الَّذِينَ يَأْكُلُونَ أَمْوَالَ الْيَتَامَى ظُلْمًا إِنَّمَا يَأْكُلُونَ فِي بُطُونِهِمْ نَارًا وَسَيَصْلَوْنَ سَعِيرًا
inne
muhakkak
ellezîne
onlar
ye'kulûne
yerler
emvâle
mallar
el yetâmâ
yetimler
zulmen
zulüm ile, haksızlıkla
innemâ
sadece
ye'kulûne
yerler
fî
içine, ...'e
butûni-him
onların karınları, karınlarına
nâran
ateş
ve se yaslevne
ve yakında yaslanacaklar, atılacaklar
seîran
alevli ateş