يَتَوَارَى مِنَ الْقَوْمِ مِن سُوءِ مَا بُشِّرَ بِهِ أَيُمْسِكُهُ عَلَى هُونٍ أَمْ يَدُسُّهُ فِي التُّرَابِ أَلاَ سَاء مَا يَحْكُمُونَ
yetevârâ (vârâ) (te-vârâ)
gizlenir (gizledi, örttü) (gizlendi)
min el kavmi
kavimden
min sûi
kötülükten, kötülüğünden
mâ buşşire
müjdelenen şey
bi-hi
onunla
e yumsiku-hu (emseke)
onu tutsun mu (tuttu)
alâ hûnin
zelillikle
em yedussu-hu (desse)
yoksa onu gömsün mü (gömdü)
fî et turâbi
toprağın içine, toprağa
ve mâ unzile
kötü değil mi
mâ yahkumûne
hükmettikleri (karar verdikleri) şey