إِنَّمَا قَوْلُنَا لِشَيْءٍ إِذَا أَرَدْنَاهُ أَن نَّقُولَ لَهُ كُن فَيَكُونُ
innemâ
ancak, sadece, yalnız
kavlu-nâ
bizim sözümüz
li şey'in
bir şey için
izâ
olduğu zaman
erednâ-hu
biz onu istedik
en nekûle
bizim dememiz
lehu
ona
kun
ol
fe yekûnu
böylece, o hemen olur