عَالِيَهُمْ ثِيَابُ سُندُسٍ خُضْرٌ وَإِسْتَبْرَقٌ وَحُلُّوا أَسَاوِرَ مِن فِضَّةٍ وَسَقَاهُمْ رَبُّهُمْ شَرَابًا طَهُورًا
âliye-hum
onların üstleri
siyâbu
elbise
sundusin
ince ipek
hudrun
yeşil
ve istebrakun
ve kalın ipek, atlas
ve hullû
ve bezendiler, süslendiler
esâvira
bilezikler
min fıddatin
gümüşten
ve sekâ-hum
ve onlara içecek sundu
rabbu-hum
onların Rabbi, Rab'leri
şarâben
içecekler, şaraplar
tahûran
çok temiz (lezzetli)