أَلَمْ تَرَ أَنَّ اللَّهَ يَسْجُدُ لَهُ مَن فِي السَّمَاوَاتِ وَمَن فِي الْأَرْضِ وَالشَّمْسُ وَالْقَمَرُ وَالنُّجُومُ وَالْجِبَالُ وَالشَّجَرُ وَالدَّوَابُّ وَكَثِيرٌ مِّنَ النَّاسِ وَكَثِيرٌ حَقَّ عَلَيْهِ الْعَذَابُ وَمَن يُهِنِ اللَّهُ فَمَا لَهُ مِن مُّكْرِمٍ إِنَّ اللَّهَ يَفْعَلُ مَا يَشَاء*
e lem tera
görmedin mi (görmüyor musun)
enne allâhe
muhakkak Allah
yescudu
secde ederler, ediyorlar
lehu
onun için
men
kim, kimse
fî es semâvâti
semalarda
ve men fî el ardı
ve yeryüzünde
ve eş şemsu
ve güneş
ve el kameru
ve ay
ve en nucûmu
ve yıldızlar
ve el cibâlu
ve dağlar
ve eş şeceru
ve ağaçlar
ve ed devabbu
ve (yürüyen) hayvanlar
ve kesîrun
ve çoğu
min en nâsi
insanlardan
ve kesîrun
ve çoğu
hakka
haketti, hak oldu
aleyhi
onların üzerine
el azâbu
azap
ve men
ve kim, kimse
yuhinillâhu (vehene)
Allah zayıf düşürür (alçaltır) (zayıf düşürdü)
fe
böylece
mâ
yoktur
lehu
onun için
min mukrimin
(ikram edenlerden) bir ikram eden
inne allâhe
muhakkak Allah
yef'alu
yapar
mâ yeşâu
dilediği şeyi