وَإِذَا أُلْقُوا مِنْهَا مَكَانًا ضَيِّقًا مُقَرَّنِينَ دَعَوْا هُنَالِكَ ثُبُورًا
ve izâ
ve olduğu zaman
ulkû
atıldılar
min-hâ
ondan, oradan
mekânen
bir mekân, bir yer
dayyıkan
dar, sıkışık
mukarrenîne
yakınlaştırılmış, (birbirine) bağlanmış olanlar
deav
davet ettiler, çağırdılar (istediler)
hunâlike
orada
subûran
helâk olmak, yok olmak