وَلِسُلَيْمَانَ الرِّيحَ عَاصِفَةً تَجْرِي بِأَمْرِهِ إِلَى الْأَرْضِ الَّتِي بَارَكْنَا فِيهَا وَكُنَّا بِكُلِّ شَيْءٍ عَالِمِينَ
ve
ve
li suleymâne
Süleyman için
er rîha
rüzgâr
âsıfeten
fırtına
tecrî
akar, gider
bi emri-hî
onun emriyle
ilâ el ardı
o yere
elletî
ki o
bârek-nâ
bereketli kıldık
fî-hâ
orada
ve kun-nâ
ve biz olduk
bi kulli şey'in
herşeyi
âlimîne
bilenler