قُلْ إِنِّي عَلَى بَيِّنَةٍ مِّن رَّبِّي وَكَذَّبْتُم بِهِ مَا عِندِي مَا تَسْتَعْجِلُونَ بِهِ إِنِ الْحُكْمُ إِلاَّ لِلّهِ يَقُصُّ الْحَقَّ وَهُوَ خَيْرُ الْفَاصِلِينَ
kul
de, söyle
innî
muhakkak ki ben
alâ beyyinetin
bir delil üzerinde
min rabbî
Rabbimden
ve kezzebtum
ve siz yalanladınız
bi-hi
onu
mâ indî
benim indimde (yanımda) değil
mâ testa'cilûne
sizin acele ettiğiniz şey
bi-hi
onu
in el hukmu
ancak hüküm
illâ li allâhi
sadece, ancak Allah'ındır
yakussu
o kıssa eder, anlatır,
el hakka
hakkı, doğruyu, gerçeği
ve huve
ve O
hayru
en hayırlı
el fâsılîne
(hakkı bâtıldan) fasıl fasıl ayıranlar