وَآتَيْنَاهُم بَيِّنَاتٍ مِّنَ الْأَمْرِ فَمَا اخْتَلَفُوا إِلَّا مِن بَعْدِ مَا جَاءهُمْ الْعِلْمُ بَغْيًا بَيْنَهُمْ إِنَّ رَبَّكَ يَقْضِي بَيْنَهُمْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ فِيمَا كَانُوا فِيهِ يَخْتَلِفُونَ
ve âteynâ-hum
ve onlara verdik
beyyinâtin
beyyineler, deliller
min el emri
emirden
fe
o zaman, fakat
ma ihtelefû illâ
den başka ihtilâfa düşmediler
min ba'di
sonra
mâ câe-hum
onlara gelen şey
el ilmu
ilim
bagyen
azarak, azgınlık ederek
beyne-hum
onların aralarında
inne
muhakkak
rabbe-ke
senin Rabbin
yakdî
hüküm verecek
beyne-hum
onların aralarında
yevme el kıyâmeti
kıyâmet günü
fî
içinde, de, hakkında
mâ
şey(ler)
kânû
oldular
fî-hi
onun için, onda
yahtelifûne
ihtilâf ediyorlar