أُوْلَئِكَ عَلَى هُدًى مِّن رَّبِّهِمْ وَأُوْلَئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ
ulâike
işte onlar
alâ
üzere, üzerinde, ... e
huden
hidayet
min
den
rabbi-him
kendi Rab'leri, onların Rabbi
ve
ve
ulâike
işte onlar
hum
onlar
el muflihûne
felâha erenler, kurtuluşa erenler