يَسْأَلُونَكَ مَاذَا يُنفِقُونَ قُلْ مَا أَنفَقْتُم مِّنْ خَيْرٍ فَلِلْوَالِدَيْنِ وَالأَقْرَبِينَ وَالْيَتَامَى وَالْمَسَاكِينِ وَابْنِ السَّبِيلِ وَمَا تَفْعَلُواْ مِنْ خَيْرٍ فَإِنَّ اللّهَ بِهِ عَلِيمٌ
yes'elûne-ke
sana soruyorlar
mâzâ
ne, nasıl
yunfikûne
infâk ederler (Allah için verirler)
kul
de, söyle
mâ enfaktum
Allah için infâk ettiğiniz, verdiğiniz şey
min hayrin
hayırdan, hayır olarak
fe
işte o
li el vâlideyni
anne-baba için
ve akrabîne
ve akrabalar, yakınlar
ve yetâmâ
ve yetimler
ve el mesâkîni
ve miskinler, yoksullar, çalışamayacak
ve ibni es sebîli
ve (yolda kalmış) yolcular
ve mâ tef'alû
ve yaptığınız şey, ne yaparsanız
min hayrin
hayırdan, hayır olarak
fe inne allâhe
o taktirde muhakkak ki Allah
bi-hi
onu
alîmun
en iyi bilen