فَعَقَرُواْ النَّاقَةَ وَعَتَوْاْ عَنْ أَمْرِ رَبِّهِمْ وَقَالُواْ يَا صَالِحُ ائْتِنَا بِمَا تَعِدُنَا إِن كُنتَ مِنَ الْمُرْسَلِينَ
fe
sonra
akarû
kestiler
en nâkate
dişi deve
ve atev
ve haddi aştılar, isyan ettiler
an emri
emrinden, emrine
rabbi-him
Rab'lerinin
ve kâlû
ve dediler
yâ sâlihu a'ti-nâ
ey Salih bize getir
bi-mâ
şeyi
teidu-nâ
bize vaadettiğin (tehdit ettiğin, negatif vaadini)
in
eğer, şayet, ... ise
kunte min el murselîne
sen resullerden, gönderilenlerden oldun