قُلْ أَؤُنَبِّئُكُم بِخَيْرٍ مِّن ذَلِكُمْ لِلَّذِينَ اتَّقَوْا عِندَ رَبِّهِمْ جَنَّاتٌ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الأَنْهَارُ خَالِدِينَ فِيهَا وَأَزْوَاجٌ مُّطَهَّرَةٌ وَرِضْوَانٌ مِّنَ اللّهِ وَاللّهُ بَصِيرٌ بِالْعِبَادِ
kul
de, söyle
e unebbiu-kum
size haber vereyim mi
bi hayrın
hayırlısı
min zâlikum
bundan
li ellezîne
için, o kimseler (onlar için)
ittekav
takva sahibi oldu
inde rabbi-him
Rab'lerinin katında
cennâtun
cennetler
tecrî
akar
min tahtı-hâ
onun altından
el enhâru
nehirler
hâlidîne fî-hâ
orada, içinde devamlı kalacak olanlar
ve ezvâcun
ve eşler
mutahharatun
temiz, tertemiz
ve rıdvânun
ve rıza, razı olma
min allâhi
Allah'tan
ve allâhu
ve Allah
basîrun
en iyi gören
bi el ıbâdi
kullarını