زُيِّنَ لِلنَّاسِ حُبُّ الشَّهَوَاتِ مِنَ النِّسَاء وَالْبَنِينَ وَالْقَنَاطِيرِ الْمُقَنطَرَةِ مِنَ الذَّهَبِ وَالْفِضَّةِ وَالْخَيْلِ الْمُسَوَّمَةِ وَالأَنْعَامِ وَالْحَرْثِ ذَلِكَ مَتَاعُ الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَاللّهُ عِندَهُ حُسْنُ الْمَآبِ
zuyyine
süslü gösterildi
li en nâsi
insanlara
hubbu
sevgi, muhabbet
eş şehevâti
şehvetler, nefsin aşırı düşkünlükleri
min en nisâi
kadınlardan, kadınlara
ve el benîne
ve oğullara
ve el kanâtîri
ve kantarlarca, kantar kantar
el mukantarati
biriktirilmiş
min ez zehebi
altından, altın
ve el fıddati
ve gümüş
ve el hayli
ve atlar
el musevvemeti
salma atlar
ve el en'âmi
ve hayvanlar, davarlar
ve el harsi
ve ekinler
zâlike
bunlar
metâu
meta, fayda, menfaat
el hayâti
hayat
ed dunyâ
dünya
ve allâhu
ve Allah
inde-hu
O'nun yanında (O'nun katında)
husnu
güzel, en güzel
el meâbi
sığınılacak yer, sığınak