قُلْ يَا عِبَادِ الَّذِينَ آمَنُوا اتَّقُوا رَبَّكُمْ لِلَّذِينَ أَحْسَنُوا فِي هَذِهِ الدُّنْيَا حَسَنَةٌ وَأَرْضُ اللَّهِ وَاسِعَةٌ إِنَّمَا يُوَفَّى الصَّابِرُونَ أَجْرَهُم بِغَيْرِ حِسَابٍ
kul
de, söyle
yâ
ey
ıbâdı
benim kullarım
ellezîne
kimseler, onlar
âmenû
âmenû oldular, îmân ettiler, Allah'a ulaşmayı dilediler
ittekû
takva sahibi olun
rabbe-kum
sizin Rabbiniz
li ellezîne
kimseler için, onlar için
ahsenû
en güzel, ahsen olan
fî
de, içinde
hâzihi
bu
ed dunyâ
dünya
hasenetun
güzellik, iyilik
ve ardu allâhi
ve Allah'ın arzı, yeri
vâsiatun
geniş
innemâ
ancak, sadece, ama
yuveffâ
vefa edilir, ödenir
es sâbirûne
sabredenler
ecre-hum
onların ecirleri, mükâfatları, yaptıklarının karşılığı
bi gayri
olmaksızın, olmadan
hisâbin
hesap