فَلَمَّا بَلَغَ مَعَهُ السَّعْيَ قَالَ يَا بُنَيَّ إِنِّي أَرَى فِي الْمَنَامِ أَنِّي أَذْبَحُكَ فَانظُرْ مَاذَا تَرَى قَالَ يَا أَبَتِ افْعَلْ مَا تُؤْمَرُ سَتَجِدُنِي إِن شَاء اللَّهُ مِنَ الصَّابِرِينَ
fe
böylece
lemmâ
olduğu zaman, olunca
belega
erişti
mea-hu
onunla beraber
es sa'ye
çalışma
kâle
dedi
yâ
ey
buneyye
oğulcuğum
innî
muhakkak ben
erâ
gördüm
fî el menâmi
uykuda
ennî
muhakkak ben
ezbehu-ke
seni boğazlıyorum
fanzur (fe unzur)
haydi bak
mâzâ
ne
terâ
görüyorsun
kâle
dedi
yâ ebeti
ey babacığım
if'al
yap
mâ
şey
tû'meru
sen emrolundun
se-tecidu-nî
beni bulacaksın
inşâallâhu (in şâe allahû)
inşaallah, Allah'ın dilemesi ile
min es sâbirîne
sabredenlerden